İsrail istihbaratı adına casusluk davasında beklenen MİT raporu mahkemeye sunuldu: “Cinayet ve adam kaçırma tasarladılar”

İsrail istihbaratı adına Türkiye’deki bazı şirketlerin bilgilerini vererek casusluk suçunu işlediği iddia edilen 17 sanığın yargılanmasına devam edildi.

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, 4’ü tutuklu 14 sanık ile birleşen dosyanın müştekileri Abdulhamit Çelik ve Hülya Çelik ile taraf avukatları katıldı.

MİT RAPORU DAVA DOSYASINDA

Mahkeme başkanı, mağdurlara ait olduğu iddia edilen bilgilerin, “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin veya yabancı bir devletin güvenliği ya da iç-dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgiler”den olup olmadığına ilişkin Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan (MİT) istenen raporun dava dosyasına ulaştığını açıkladı.

Raporda, İsrail İstihbarat Servisi’nin istihbari yöntemler kullanarak para karşılığında bilgi aldığı bir dedektiflik şebekesi kurduğu aktarıldı.

“CİNAYET VE ADAM KAÇIRMA TASARLADILAR”

İstihbarat servisinin özel dedektif Selçuk Küçükkaya’nın şebekesi vasıtasıyla kamu kurumlarından elde ettikleri gizli verileri de kullanarak Türkiye’de cinayet, adam kaçırma, tehdit ve şantaj gibi suçları işlemeyi tasarladığı ifade edilen raporda, elde edilen bilgiler ve olası neticeleri dikkate alındığında, Türkiye topraklarında bulunan yabancı şahsıların kişisel verilerinin korunamadığı, can güvenliğinin sağlanamadığı gibi hususlarda uluslararası kamuoyunda bir algı oluşturulduğu anlatıldı.

Raporda, Türkiye’de üçüncü ülke unsurlarınca organize edilen bu tip faili meçhul yasa dışı eylemlerin, Türkiye’nin yabancı ülkelerin operasyon alanı olduğu algısına yol açtığı, bu durumun devletin iç ve dış siyasal yararlarına tehdit oluşturduğu kaydedildi.

SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ

Raporun okunmasının ardından, sanıklara, müşteki Abdulhamit Çelik’e yönelik eyleme ilişkin iddianamedeki suçlamalara karşı savunmaları soruldu.

Sanık Selçuk Küçükkaya, gözaltında işkenceye maruz kaldıktan sonra ilk savunmasının alındığını belirterek, bu savunmanın kabul edilmemesini istedi.

Bir şirketin kendisine mail yoluyla bilgiler gönderdiğini ve kendisinden bunları teyit etmesini istediklerini söyleyen Küçükkaya, kimseye özel bilgi vermediğini savundu.

Sanık Cenk Birtürk, casusluk yapmadığını, Taner Sezgin olarak tanıdığı Küçükkaya’nın gerçek kimliğini emniyette öğrendiğini belirtti.

“BU PAKET DEĞİL EVİMİZE ATILAN BOMBAYDI”

Diğer sanıkların da ifadelerinin alınmasının ardından müşteki Abdulhamit Çelik’in birleşen dosya kapsamında beyanları alındı.

Müşteki Çelik, “Dinlediklerimize göre galiba suçlu olan biziz, bu arkadaşlar masum. İş yerim, evim tehdit edildi. Hepsinden şikayetçiyim, tutuklanmalarını istiyorum.” dedi.

Müşteki Hülya Çelik, eve gelen paketi kızının teslim aldığını anlatarak, “Bu paket değil evimize atılan bombaydı. Pakette beyaz gül ve mermi var. İçine de ‘Abdulhamit Çelik öldürülecek.’ notu koymuşlar. Aynı paketten eşimin iş yerine de göndermişler. Şikayetçiyim.” ifadelerini kullandı.

Mahkeme heyeti, dava dosyasının esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için cumhuriyet savcısına gönderilmesine hükmederek, duruşmayı erteledi.

İDDİANAMEDEN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 228 sayfalık iddianamede, “Taner Sezgin” takma adını kullanan sanık Selçuk Küçükkaya’nın, FETÖ’ye üye olduğu gerekçesiyle TSK’dan ihraç edilen firari sanık Serkan Özdemirci aracılığıyla İsrail istihbaratıyla temas kurduğu anlatılıyor.

Özdemirci’nin, sanık Küçükkaya’dan Türkiye’deki 3 ayrı şirketin ticari sır niteliğindeki verileri ile sahiplerinin kişisel bilgilerini araştırıp raporlaması yönünde talepte bulunduğu aktarılan iddianamede, sanık Cengiz Çalışkan’ın telefonunda bulunan “Üçüncü Göz Uzman Kadrosu” isimli grupta sanıklar Ayhan Şen, Canan Çalışkan, Selçuk Küçükkaya ve Tolga Çalışkan’ın yer aldığı belirtiliyor.

Küçükkaya’nın, İsrail istihbaratı mensuplarından olan ve gerçek kimlikleri belirlenemeyen Hose-Jorge Satia, Thomas Alfonso ve Raul ismiyle kendisini tanıtan kişilerle şifreli haberleşme yöntemleri kullanıp irtibat kurduğu belirtilen iddianamede, bu kişilerin kendilerini Singapur, Asya ve Avrupa merkezli yatırım, danışmanlık ve sigortacılık alanlarında faaliyet gösteren Asia Angels adlı şirketin çalışanları olarak gösterdikleri ifade ediliyor.

İddianamede, sanıkların istenilen şirkete ait bazı bilgileri elde edip raporlayarak bunları İsrail istihbaratı mensuplarından Thomas Alfonso’ya aktardığı anlatılıyor.

İddianamede, sanıklar Selçuk Küçükkaya, Serkan Özdemirci, Cengiz Çalışkan, Musa Kuş, Ayhan Şen, Canan Çalışkan, Cenk Demirci, Fatma Birtürk, Cenk Birtürk, Emre Birtürk, Mehmet Çörekçi, Serihan Bal, Ceyhan Önen, Tolga Çalışkan, Emine Tuğba Özdemir, Melis Doğrular ve Nazan Birtürk’ün, “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etme” suçundan 15’er yıldan 20’şer yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.

DAVALAR BİRLEŞTİ

Uğur Mumcu suikastına ilişkin davada silahlı suç örgütü üyesi olmak suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası alan Abdulhamit Çelik’in müşteki olarak yer aldığı iddianamede, Cenk Birtürk, Fatma Birtürk, Selçuk Küçükkaya, Musa Kuş ve Emre Birtürk sanık olarak yer alıyor.

İddianamede, 31 Aralık 2021’de saat 15.48’de Molla Gürani Mahallesi’nde bir iş yerine ve saat 16.36’da Kocamustafapaşa Mahallesi’ndeki bir eve motokurye ile içerisinde tehdit içerikli mesaj ve kurşun olan kargo paketinin gönderilmesi üzerine soruşturmaya başlandığı anlatılıyor.

Kırmızı paket içinde 2 beyaz gül, fişek ve tehdit içerikli yazılar yazıldığı aktarılan iddianamede, sanık Selçuk Küçükkaya’nın bahse konu olayı organize ettiği ve talimatları doğrultusunda sanık Musa Kuş’un müşteki Çelik’e ait kişisel bilgileri rızası dışında öğrenmeye çalıştığı aktarılıyor.

İddianamede, sanıklar Selçuk Küçükkaya, Musa Kuş, Cenk Birtük ve Fatma Birtük’ün verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme veya yayma ve birden fazla kişiyle imzasız mektupla veya özel işaretlerle tehdit suçlarından 4’er yıldan 9’ar yıla kadar, sanık Emre Birtürk’ün ise birden fazla kişiyle imzasız mektupla veya özel işaretlerle tehdit suçundan 2 yıldan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.

Sanıklar hakkında İstanbul 46. Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sırasında dosyanın İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davayla birleştirilmesine karar verilmişti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir